
Arzu
- yavuzsiskolu
- Mar 14, 2024
- 2 min read
Buzları kırmak üzere yola çıkmıştı arzu yelkenlisi, erdemin zehirli denizinde yüzüyordu.
Karmaşık hayatın basit şeyler isteyen 2 kişilik mürettebatı kalmıştı koca dünyadan geriye, yalnızca arzularının peşinden gitme yürekliliğini gösterebilmiş. İçlerinden birisi avazı çıktığı kadar bağırdı :"Pruvanız Neta olsun!".
Hafızasını önemsiz insanların yüzleriyle doldurmayanı bu sesle irkildi. Buzların kırıldığını ve adına "erdem" denen o kirliliğin içinde, rotasından emin şekilde ilerleyen yelkenlinin gövdesine baktı.
Kafasını vura vura ağladığı bir gecenin sabahında binmişti yelkenliye, hem yola koyulması için daha kaç tane sabah ezanı dinlemesi lazımdı?
Limanda bıraktığı, ardında yosunlanmaya yüz tutan geçmişini gördü, diğer mürettebata seslendi adam: "Harekete geçmekten korktuğu için hayatını akışa bırakıp geleceğinin yok oluşunu görmek ne dehşet verici!"
Arzularının peşinden gitmekten korkanlar, zehirli denizin parçası olurdu bu diyarlarda.
"Yaşam akışına bırakılamayacak kadar değerlidir. Nitekim akış zannedilen şey oradan oraya amaçsızca savrulmaktan ibarettir." Dedi beriki, yelkenini bu dondurucu soğukta yüzdürmesini bilmişti senelerce.
İskele tarafını işaret etti, tecrübeli olanı. "Birini kırmaktan korktuğun için duygularında ona ihanet etmeyi sürdürmen, ona fiziken ihanet etmenden daha aşağılıktır." dedi.
İnsan ucuz şeyin peşinde koşmasının bedelini daima öder. İskele yönündeki binlerce ölü ruha bakarak bunu düşündü yeni mürettebat.
İlerledikçe bir kayalığa denk geldiler. Üstündeki deniz kızına ellerini uzattı deneyimli olanı. Üşüyor, sayıklıyordu kendine deniz kızı: "Seninle hiç tanışmamış olsaydım yaşamayacağım problemlerim..."
İç çekti deneyimli olanı. Bu dünyada ıssız kalmış bir insanın onu ıssız bırakandan başka kurtaranı olamayacağını bilirdi.
Yeni mürettebat bu sözün üzerine, terk edilmenin ve kalmanın aynı şey olmadığını öğrendi. Bir kimsenin ıssız kalması ancak ona hayal kurduran insandan vazgeçtiğinde olurdu.
Bir insanın iyiye doğru değişme isteği; ancak değer verdiği birini yaşarken yitirdiğinde mümkündür. Terk edilmişti deneyimli mürettebat, ondan vazgeçmiş insanların anısıyla yola koyulmuştu.
Göz göze geldiler. Deneyimli olanı sessizliği bozdu: "Özel bir şey istiyorsan, özel şeyler yaşamaya hazır olmalısın. Nitekim sıradan insanlardan sıra dışı hikayeler çıkmaz."
Bakışlarını sancak tarafına doğru çevirdiler. Zehirli suyun o bölümündeki ruhların fotoğrafı çekilecek kadar güzel hayatları vardı, çünkü fotoğraftakilerin iç dünyasında ne yaşadığını kimse umursamıyordu.
"Ruhumun söyledikleri, görebildiğim hiçbir şeyden söz etmiyordu".
Dümdüz yürünen yarım saatlik yolda, yolu yürümekten keyif aldığı insanla birlikte olamamış birinin hüzünlü sözleri yankılandı denizin uzak ucunda.
Uzaklardan bir ses daha duyuldu. Zehirli erdemlerin en büyük yalanıydı duyulan: "Dekora Saygı!"
Deneyimli olanı sakince açıkladı: "Yaygın bir yanılgıdır bu, bir nesne gereksinimleri karşılıyorsa o nesne güzel zannedilir"
Yeni olanın ikna olmadığını gören deneyimli, konuşmasını çeşitlendirdi: "Sokakta 200 lira bulsan ne yaparsın?".
"Sokakta yürürken önüne 200 liralık banknot düşmüştür. Bu parayla ne yatırım yapabilirsin, ne geleceğini kurabilirsin. Ya onu tek seferde yer bitirirsin, ya da cebinden biraz ekleyerek gıdım gıdım bitirirsin onu"
"Gönlünde başkası olan bir kadına sevgili olan adamların erdemidir bu" dedi yeni mürettebat. Denizi tanımaya başlamıştı.
Az kitap okumuş birinin yürüyüşünü tanıdılar denizin üstünde. Sözlerini kuramaz haldeydi. Oysa mutlu olmak amacıyla çıkmıştı yola; fakat mutlu olmak için yürüyen birinin mutlu olması mümkün değildir.
Yeni mürettebat deneyimliye hevesle döndü: "İnsanın yaşam amacı konfor alanı inşa etmekten fazlası olmalı öyleyse!"
Duraksadılar. Arzu yelkenlisi onları korkuların erdem olarak sunulduğu denizden çıkarmıştı.
Geride bıraktıkları kırık buz parçalarına baktılar.
Kendilerinden ancak yüzlerce yıl sonra arzularının peşinden gitmeye cesaret edebilecek insanların, tekrar onların rotasını bulabileceğini anlayarak...



Comments