top of page

Yenidünya

  • yavuzsiskolu
  • Feb 8, 2024
  • 2 min read

Yeşil gözlü bir kızın önerisiydi bu: Ders verme; yalnızca hikayeni anlat! Böylece çıkmıştı ruh ikiziyle, sessiz yenidünya yolculuğuna.


Sınırları sevmezdi, ölülerle konuşan adam. "Sen hiç donarak öldün mü? Denizin yandığını, dalgaların bulutlara dönüştüğünü gördün mü?" diye sordu, gelişmez denilen ağacın yamacında.


Ruh ikizi sessizdi, haftada bir olduğu gibi. Gelişmez denen malta eriğini haftada bir ziyaret ederdi. İnsanın en erdemli ve en adi haliyle aynı anda tek bir kişi olduğunu o melez ağacın büyüyüp devleştiğinde görmüştü.


Benliğini ancak kayıp diğer yarısında kaybederek bulmuş ikiz konuştu: "Adımla soyadımla vardım, sonra sadece 'ben' oldum. Şimdiyse tekrar adımla soyadımla, benim dışımdaki herkesim."


Mutlu bir hedefe ulaşmayan uzun bir yolda yürümenin verdiği yorgunluğu taşımıştı ikiz, bir ömür boyunca.


Ne kadar süredir ağacın yanında olduklarını bilemezdi adam. Hayattan kopamayanın köleleştiği bir yaşamı görmüştü, bir yerlerde okumuştu bunu: Fotoğrafını çekmek için yaşadığın hayat, kendi kendinin anma töreni.


Yağmur başlamıştı. Unutulmuş şeyler aklına geldi, herkesin içinde çocukluğundan beri taşıdığı bir sığınak olurdu elbet.


Ancak hatırladı, mutlu olmak için eğlenmeye ihtiyaç duyan birini hüzünden başka bekleyen yaşamın olmadığını. Anlaşılmanın ve sevmenin en acı yanı buydu belki de, hakkında soru sordurmayan insanların bir sığınağı da yoktu.


Cehennemin ortasında, kimin ve neyin ateş olduğunu bilen bir insanın dingin bakışlarıyla dikiliyordu adam. Yağan yağmurun altında, herkes unvanının içerisinde diğerinden ayrıştırılamayan bir damla olarak yaşadıklarını biliyordu insanların.


Elinde tuttuğu reçetenin yağmurda silindiğini sanmıştı aylarca. Dünyanın yarısını yitirmiş bir insanın hafızasına güvenmesi gerektiğini öğrenmişti.


Sağa baktılar ve bir tanesi iç geçirdi. Kafesin biri, bir kuş aramaya çıkmıştı.


Ağacın önünde, düşen damlalara değmeden durabiliyorlardı kuş arayan kafesi izlerken... Ve birisi çakmağını, diğeri sigarasını çıkarırken.


Hiçbir sığınak bulamayacak milyarlarca insanın oradan oraya koşuştuğu dünyanın kargaşasının arasında, cehennemi söndüren yağmur ruh ikizlerinin sigarasını söndürmezdi elbet. Hayatın ironik dipnotlarından biriydi bu: Satır araları, satırlarda geçenlerle ilgili olmazdı hiçbir zaman.


Ne anlatılanlar yaşananlarla ilgidir, ne de gösterilenler hissedilenlerle.


Dönmek için Kozmik Mavi Roketine atladığında bunu fark etmişti, ölülerle konuşan adam. Ancak değişmiş bir adamın görebileceği Yenidünya ağacının yanından dönecekti. Ölmüş birinin bedenini kullanıyordu kafes, ona başka anlamla bakan gözlerinin ardından.


Başka bir dünyanın hikayesinin koordinatlarını girdi adam.


Ruh ikizi çok uzun süredir kendisi değildi.











Recent Posts

See All

Comments


bottom of page