top of page

Bagaj - Kendime Notlar

  • yavuzsiskolu
  • Aug 21, 2023
  • 2 min read

İnsan dışarıdaki hayata karşı daha kibardır, çünkü samimiyetsizken paylaşabilecekleri daha azdır ve aslında o sevmediği kimselere karşı bagajı yoktur. O yüzden tahammül seviyesi makul, sabır eşiği daha yüksektir.


Belki de bu yüzden fotoğraf çektirmeyi, yeni şarkılar keşfetmeyi bıraktım. Geçmişin güzellikleri geleceğin tehlikesine dönüşüyor. Attığınız adımlarsa sizi açılamayan fotoğraf galerilerine sahip, dinleyemeyeceği çalma listeleri yaratmış bir adama dönüştürüyor.


İnsanın çaresi bulunamamış bir hastalığıdır sevdiği kişiyle eskisi gibi olamaması. Yan yana geldiğinizde bağırıp çağırmak ve sonrasında hatırladığınız gibi olmak istersiniz, onun yerine aslında herkesin ne kadar kırgın olduğunu görürsünüz. Üstelik muhtemelen taraflardan biri muharebe alanını çoktan terk etmiştir.


Bu yüzden fikren ölmüş insanların yoksunlukları bende derin izler bırakmıştır.


Soğuk ama temiz bir sabah çok da yüksek olmayan bir tepeden muharebenin gerçeklemiş olduğu vadiye bakarsınız, sislerin arasında bir savaş meydanı belirir. Onlarca beden, yüzlerce hayal ve binlerce farklı dilek, bir daha hiç hareket etmeyecek şekilde alanı doldurmuştur. Her tarafınızdan yaralanmış biçimde kazananı olmayan bu muharebeyi terk etmişsinizdir.


Gerçek bir kavga vermiş hiç kimse çatışma alanından “bu kadarıyla bitmesine şükür” diye çıkmamıştır. Savaş alanını terk ederken çoğunlukla o çatışmanın hiç o noktaya gelmemiş olması gerektiğini anlarsınız.


Nitekim hayalleriniz öldüğünde, mutluluğunuz tükendiğinde ve sizi ileriye taşıyacak hedefleriniz artık yerinde olmadığında savaş meydanına gelirken yürüdüğünüz tepenin ardına dönecek gücü kendinizde bulamazsınız.


Dolayısıyla destek almaya çalışırsınız. Aradığınız aslında er meydanında karşınızda olandır, alışkanlığınızdır, geçmişinizdir ve tasarladıklarınızdır; fakat artık tüm bunların yerine ikame edecek yeni kavramlar koymanız gerekir.


Böylelikle Ahasver gibi yürüyüşleriniz başlar. Acaba trende gözünüzün içine bakan kadın sizden hoşlandı mı? Belki başka bir şehirde yaşasam, başka bir ülkede, farklı bir yerde varolsam nasıl olur? Bütün bu bakışlar, size erişmeler ve tanışmalar yeni savaş alanları mı yaratacak? Oysa güneşin nasıl doğduğunu bildiğiniz savaşsız topraklarda yaşam nasıl da engebesizdi.


Fakat İtalyan sanıldığınız bir başka gün aklınıza o Latince ifade gelir: Serius est quam cogitas.


Bu yüzden kendinize yeni, sarsılmayacağından emin olduğunuz hikayeler oluşturursunuz. Aldığınız veya almadığınız tüm kararlarınızın günahını çıkartırsınız. Vakit gerçekten sandığınızdan da geçtir; yaşamın hiçbir formunun tam olarak istediğiniz gibi olmayacağını anladığınız andır bu.


Bir şekilde yola çıkarsınız, alelacele ve o an elinize ne geçirdiyseniz bavulunuza doldurarak. Her bagaj bir mantık doğrultusunda oluşur elbet, birazı yanınıza almak istediklerinizdir, birazıysa vardığınızda ihtiyacınız olacak şeylerdir.


Savaş alanını terk edenlerin büyük bölümü bagajlarına ekleyecekleri kötü anılarla birlikte yürürler; gelgelelim kimi savaşçı sevdiklerine karşı kayıtsız kalmayı seçerek ölümcül bir savunma mekanizması geliştirir. Bu durum, bir sonraki çatışmanın hiç olmaması içindir.


Oysa İtalyan zannedilen herkesin bilmesi gereken bir ifade vardır. Çatışma ancak kendi aleyhine olacak şekilde ertelenebilir. Romalıların erdemi de Montesquieu’ye göre burada yatıyordu.


Nerede duracağını bilmeden çıktığın yolunda gözüne bir tepelik ilişir. Oraya çıkmak, az nüfuslu bir kasabanın zirvesinden civara bakmak istersin. Sükuneti, kendi halindeliği ve belki rüzgar santrallerini görmek istersin. Yüzlerce adım, onlarca arının işgal ettiği patikayı aşmana yeter.


Çıktığın tepede soğuk bir sabahın ıssızlığında terk ettiğin savaş meydanını görürsün. Artık yerde bedenler yoktur; fakat hayallerinizin ruhunun göğe çoktan yükseldiğini hissetmişsindir.


Görüşemediğin arkadaşların, hayatında yer almayan sevdiklerin ve nereden geldiğini bilmediğin bir hırsla kovaladığın kendini kanıtlama, değerinin karşılığını almak isteğinden başka bir şey kalmamıştır yolunda sana eşlik eden.


Her şeye rağmen kazandıklarına bakarsın. Kimi zaman bir tren istasyonundaki ayaküstü vedalaşma bile ne denli büyük şeyler başardığının kanıtıdır. Sıradan zaferlerine bir yenisini eklemişsindir.


Sırf bu sebeple halen ilerleyebilecekken durursun, geride kalan ruhunun sana yetişebilmesi için.


Bu herhangi bir pazartesiden farksızdır, en azından sürekli bir yerleri terk ederek varolduğun bir yaşamın ne başlangıcıdır ne de sonudur…

Recent Posts

See All

Comments


bottom of page