Bildirimler
- yavuzsiskolu
- Jul 31, 2022
- 2 min read
Havalimanından kiralanmış 90 beygirlik, 999cc’lik beyaz aracıyla 35 derece sıcak havada ve öğlen güneşinin altında telefonunu arabanın Bluetooth’una bağlamaya çalışıyordu. 10 dakikalık uğraşısında başarılı olamayınca hışımla valizini açtı, özenle katlanmış giyeceklerinin üstüne güzelce sarılmış ara kablosunu buldu. Sürücü koltuğuna oturdu ve paneldeki USB girişini aramaya koyuldu.
Bağlantıyı sağladıktan sonra navigasyonu açtı. Kaybedilecek hiçbir vakit yoktu, çünkü şirketinden alabildiği kısıtlı izni ona 9 günlük özgürlük sağlıyordu. Klimayı son ayara çevirdi, telefonunu partnerine verdi ve sihirli sözcükler dudaklarından döküldü: “Bize bir çalma listesi ayarla”.
Dinlenmeyecek ve anlamı olmayan, sadece maruz kalınacak herhangi bir pop koleksiyonundan oluşan 2.5 saatlik çalma listesi faalken önündeki araçları bir bir geçmeye çalışıyordu. Gaz pedalı adeta atari salonlarındaki arabalardan alınmıştı: Sonuna kadar basmasına rağmen aracın verdiği tepki derin bir iç geçirmeden halliceydi.
Sıkıldı, her zaman her yerde olduğu gibi. Hep birilerinin kendisine engel olduğunu düşünürdü, tek gidiş dönüşlü bu yolda kesikli çizgileri kovalayıp önündeki araçları güç bela sollamaya çalışırken de hissettikleri bundan farksızdı. Dönemeçleri geçip bitirirken vardığında yapacaklarının hayalini kuruyordu: Deniz, kum, güneş ve belki de rakı? İşte hayat bu demekti.
Navigasyonu kapattığında gururluydu. Hedefine öngörülen süreden 7 dakika hızlı varmıştı. Gülümsedi, valizini aldı. Partneri çoktan odasına kurulmuştu ve zemine kadar uzanan tüllerin uçuştuğu, perdenin aralanmasının ardından gözüken denizin maviliği ve zeytin yeşili tepeliklerle dolu manzaranın bir Instagram gönderisine dönüşmesiyle meşguldü.
O esnada yatağa uzandı ve mesajlarını incelemeye koyuldu. Üstünü bile değişmeden biriken bildirimleri teker teker açacaktı. Mavi, Mor, Yeşil, Kırmızı logolu onlarca bildirim onu bekliyordu. Tekrar gülümsedi, her bildirim onun ulaşılması gereken bir canlı olduğunu kanıtlıyordu.
Hiç saat takmazdı, telefon saati gösterirken kola takılan herhangi bir aksesuarın fiyat/performans skalasında yeri olmadığını düşünürdü. Bildirimlerini kovalamakla meşgulken uzanmasından bu yana yarım saatten fazla geçtiğini fark etti. Partneriyse bu esnada gönderisinin filtresine karar vermiş, paylaşımını yapmış ve etkileşim almaya başlamıştı bile.
Duşlarını alıp hazırlıklarını tamamladıktan sonra toparlandılar. Kimi zaman 5, kimi zamansa 10 üzerinden puan alan çeşitli yemek yerleri arasında yorumları okuyup nereye gideceklerine karar verdiler. Restorana ulaşana kadar 2 defa korna çalması gerekti. Ah şu yaşlılar, nasıl da yolu tıkıyorlardı ve nasıl da gençlerin yaşamalarına engel oluyorlardı. Zaten onlar değil miydi bu ülkede yaşananların müsebbibi?
Nihayet vardı. Yaz boyunca yüzlerce kişi tarafından kullanılmış herhangi bir masaya oturdular, kare kodla açtıkları menünün içinden kendilerini özgürleştiren seçimlerini yaptılar. Her ikisi de arabadayken bakamadıkları bildirimlerini kontrol ettiler, manzaranın fotoğrafını çektiler ve farklı etiketlerle yalnızlıklarını paylaştılar. Yemek geldiğinde yemekleri çektiler ve arkadaş gruplarına attılar, yemeğe başlamadan önce garsondan bir fotoğraf çekmesini istediler ve yemeğin bitiminde kızarmış yanaklarıyla son bir fotoğraf daha çektiler.
Damarlarında gezen keyifle odasına kadar sürdü. Partneriyle yatağa uzandığındaysa her ikisi de telefonlarına davrandı. Partneri gönderisine bakarken uyuyakaldı, o ise bildirimlerine daldı.
Dişlerini fırçalamasının ardından balkondan dışarıya baktı. Kendi başına kaldığında benliğine hücum eden düşünceleri vardı ve bu da onlardan birisiydi:
8 günü kalmıştı…





Comments