
Lodos
- yavuzsiskolu
- Mar 17, 2024
- 3 min read
Updated: May 4, 2024
"Nisan'ın 16sında boşanmış oluyorum." Sevinç'in ağzından dökülen sözcükler Fırat'ı şaşırtmamıştı. Hava aydınlıktı aydınlık olmasına; ama son yıllarda İstanbul'da çokça olduğu gibi basık, hemen ardından yağış getirecek, pis bir aydınlıktı. Sanki birisi evine ışık girsin diye perdeleri ardına kadar açıyor; fakat camları silmeyi ihmal ediyordu.
Az önce söndürdüğü sigarasının izmaritine baktı, bir tane daha içmek için ne acelesi vardı ki?
"Sevinç Hanım" diye sözlerine başladı Fırat, kendisinden 15 yaş büyük arkadaşının buhranlarını bilmesine rağmen stoik tabiatıyla mesafeyi her daim korurdu, "Buraya nasıl geldiniz?" diye ekledi.
Alakasız zamanlarda çıkan iş gezilerinin, toplantıların yarattığı kuruntular, kocasına duyduğu güvensizlik neticesinde okunan WhatsApp mesajlarının, şifresi kırılan Instagram hesaplarının ve 16 yıllık ilişkinin hesapsızca ortaya döküldüğü 15 dakikanın ardından Fırat'ın ikna olmadığını fark eden Sevinç huzursuzlandı. Es vermeden konuştuğu monoloğunu, Fırat'a uzattığı çakmakla neticelendirdi. Çakmağa erişen Fırat'ın düşünceleri birbirini kovalıyordu; fakat acele etmemeliydi
"Şu lodos... insanın yargı yetisini bile bastırıyor." araya giren kuru öksürüğün ardından sözlerini sürdürecekti. Kocası Arif'in onunla tanıştığı dönemde bile çapkınlıklarının olduğunu bilmesine rağmen onunla ilişkiye başlayan Sevinç'i, onunla paylaştığı hatalarından vuramazdı. Böyle anlarda Çehov'u hatırlardı:
Başkalarının günahlarıyla aziz olamazsınız.
"İnsan, inandığıdır Sevinç Hanım... Burada merak ettiğim, Arif'le ilgili kuruntularınızın peşine neden düştünüz?"
Yarım saat öncesine kadar canla başla kendisini açıklayan Sevinç'in bakışları dingin, sözleri hüzünlü idi artık: "Kuruntularımın hepsinin doğru olduğunu ancak bunu çevremin telkinleriyle gözardı ettiğimi fark ettim." Biraz durakladıktan sonra ekledi "yani şüphe duydum."
"Fakat şüphe duymak için de bir sebebiniz olmalı" dedi Fırat. Sevinç çok da uzun olmayan bir şekilde iç geçirdi, oysa o duraksamada ömründen kaç yıl vermişti kim bilir.
"Kibirli bir arkadaşım vardı" diyerek başladı Sevinç, "'Bir insanın fedakarlık yapması ve sevdiğini hissettirmesi; ya verecek başka bir şeyi olmamasındandır ya da gizleyecek bir şeyleri olduğundandır' demişti"
Fırat şaşkınlıkla Sevinç'in çözülmesini izliyordu. Bir soru yöneltti: "Kuruntun şüpheye, o da gerçeğe dönüştüğünde ne düşündün?"
"Biliyor musun, her kadının gençlik döneminde çöpe atacağı bir 6-7 senesi vardır. Fakat en kötüsü ne çıkmak için ne de içinde kalmak için sebep aramadığın ilişkilerdir; veya o ilişkide kalmak için tek gerekçen, ondan çıkmak için gerekçe aramamandır. Dünyaya hayır demek zor olabilir, bu yüzden yirmili yaşlarının sonunda sanki aşık olmadığın bir insanla da yaşayabileceğine, sevginin başka türleri olabileceğine kendini inandırırsın."
Biraz soluklandı, kirpiklerinde belirginleşen yaşları kuruladı. Fıratsa sakince izlemeyi sürdürüyordu.
"Çevremin kaygılarımı, benim onlara söylediklerimden etkilenerek yorumladığını fark ettim. Bu, kimliği olmayan insanların hayatında yuvalanabilmesini sağlar. Sosyal çevrende, yalnızca varolabilerek sana bir hayat sunacağını hissettirir kimi insan. Arif de böyleydi, ona hiçbir zaman aşık olmamıştım; ama varlığı konforluydu, bana sevildiğimi hissettiriyordu."
Fırat bakışlarını masada gezdirdikten sonra Sevinç'e usulca doğrulttu: "Ne zaman geniş bir arkadaş grubu gördüysem, orada istediklerini yaşayamamış insanlar buldum. Yanlış anlamayın Sevinç Hanım, göz uzağı görür ama gününü, ömrünü harcamak için sebep aramaz insan. En yakınındakine sarılıverir."
Bunu söylemesi gerektiğini fark etmişti: "Hatırlar mısınız Sevinç Hanım, bana ağabeyinizin bir lafını söylemiştiniz, Arif için sarf ettiği 'O çocuk seni sevmedi ama hep yanına koştu durdu. Çünkü sen insanların hayatını kolaylaştırıyorsun...' Belki de acıdan kaçınmanız, yaşamın kendisinden de kaçmanıza sebep oldu."
Sevinç gülümsedi "Sevildiğinden emin olunca insan ne denli cüretkar oluyor, değil mi? Oysa belki Arif'ten önce aşkı tatmış olduğum için sevginin bu haline razı geldim." Kafasındaki düşüncelerse gülümsemesinin yerini tavizsiz bir donukluğa sevk etti: "Arif beni aşk acısı çekerken bulmuştu. Onunla başladığım şeyin çelişkili olduğunu düşünmek için hiçbir sebebim yoktu... Dünyaya bir şeyleri oldurmak ister gözüyle baktığında her şeyi aşabilir sanıyor insan."
Seslerindeki enerji gittikçe azalmıştı. 44 yaşındaki bir kadının hayatının aşkının kocası olmadığını, kocasının onu aldattığını, hayatı ıskalayışını konuşmuş, hiç çocuk sahibi olmamasınıysa söz konusu dahi etmeyip, çok önceden yapılmış hataların anatomisini izlemişlerdi.
İnsanın bu hayatta her zaman en emin olduğu yerden vurulacağını bilirdi Fırat. Bir gökyüzüne, bir de lodos eşliğinde geçen sohbete baktı. Ellerini ceketinin cebine soktu ve geriye doğru esnedi. Konuyu sonlandırmak istediğinde böyle yapardı genelde.
"Hava ısındı diye yaz geldi zannedemezsin..."





Comments