top of page

Kadıköy İskelesi

  • yavuzsiskolu
  • Aug 15, 2022
  • 4 min read

Tabak yere düştü… Yoksa düşen cam bardak mıydı?


Her ne kırıldıysa kırılsın ortaya çıkan ses farkındalığını elde etmesine yaradı. Etrafına bakındığında tanımadığı onlarca bedenle çevrelendiğini gördü, kendisini güvende hissetti. Nitekim onaylanma ihtiyacını karşılayacak kimseler onu tanıyanlardan değil, hiç tanışmadıklarından çıkmak durumundaydı.


Psikiyatrıyla olan görüşmesini düşündü, derin bir iç geçirdi. Acaba merdivenin başındaki kumral ona manalı mı bakmıştı? Sözcük tercihlerini gözden geçirmesi gerekiyordu, nitekim “muhtemelen” sözcüğü üstüne fazla durduğunu fark ettiğinden bu yana kendisini ifade ederken tekliyordu ve bu alışageldiği bir durum değildi. Ağzını açtığı andan itibaren insanları büyüleyen belagat becerisine sahip pek çok kimse gibi o da bağlamını oluşturup yalnız ve gururla söylemlerini geliştirirdi, böylelikle karşısındakini adeta efsunlardı.


Ne kadardır oturduğunun farkında değildi ama ikinci birasını içtiği kesindi. Bulunduğu ruh halini anlamak dahi istemeyen herkes gibi dikkatini dağıtacak bir metin ararken telefonuna davrandı. Terapisine gitmeden önce aldığı notlar ekranda belirince bir anda aklına kardeşi geldi, onu arayacaktı. “Saat 9’dan sonra edilen her telefon geç kalmıştır” derdi anneleri; gerçi yardım istemek için yapılmış çağrının gerçekleştiği saatin önemsiz olduğunu terapisti ona hatırlatmıştı.


Kardeşini özel kılan yanı bağlamı anlamasıydı. Post-modern araştırmacıların üstüne kitaplar yazdığı, kıçındaki kılı kadayıf olmuş köşe yazarlarının konuya gelene kadar okuyucuyu kıvrandırdığı, tarihçilerin etkileşim alma kaygısıyla şova döktüğü her analizi birkaç sözcükle gerçekleştirebilirdi. Gerçekten de kardeşi liberallerin ağzında gevelediği, sade vatandaşınsa dile dökmeye becerisinin yetmediği her şeyi hazır paket sunabilirdi.


Zeki Demirkubuz’un 90’larda çektiği filmlerini sırayla izledikleri o dönemin sonunda meşhur cümlesini kurmuştu “İktidar olmaları kaçınılmazmış”. İşte bu kadar basitti her şey ve etrafta dönen tüm diyaloglar, bütün yaşantılar. Yarınını bilmeksizin şehre göçenlerin para kazanmak uğruna, bir yandan da aşınmış kimliklerini korumak için bulacakları yegane çıkış noktasını böylelikle tespit etmişti.


Kumral bu sefer de yanındaki esmerle beraber onar saniye arayla onun olduğu istikamete bakmıştı.


Terapistiyle konuştuğu konu tam da buydu: Sunumlar dünyasında olduklarını bir türlü kabullenemiyordu ve ritüelleri bıkmaksızın yerine getirmesi gerektiğini anlamadığını bugün de dile getirmişti. Sistemler kendilerine kusursuz taklitçiler üretiyordu ve taklitte ustalaşanlarsa narsistlerdi.


Sevgiye aç ve yargılanmaksızın, olduğu gibi kabullenilmeyi bekleyen yığınların terapiye girmeleri, iyileşmeleri ve hayatlarına kaldıkları yerden devam etmeleri de olanaksızdı. O halde terfi peşinde koşmak ve zam oranını artırmak gerekirdi. Daha bencilleri kafe açacak, İstanbul’un o çok ihtiyacı olan bir sonraki restoranını semtin çok da işlek olmayan caddesine konumlandıracaktı. Ne de olsa Steve Jobs bile babasından alamadığı onayı iş hayatındaki başarılarıyla doldurmamış mıydı?


Belki şuradaki kumral da ona modern hayatta düğünün yeri olmadığını söyledikten 1 yıl sonra düğün hazırlıklarında boğulacaktı. Nitekim sözün ne değeri var ki? Bugün söylediğine yarın bakıp “öğrendim ve geliştim” dedikten sonra istediğin kadar saçmalayabilirsin. Yeter ki toplumun seni tanımlayabildiği, daha da önemlisi algılayabildiği bir mesafede kalasın.


Kardeşini sevmesinin nedeni sadece aynı kandan gelmeleri değildi: Onda farklı gördüğü tutumlarındaki netlikti. Hayatı istekleri doğrultusunda yaşayan yarı aydınlardan değil, harekete geçme gücüne sahip herhangi özgür birisi gibi yaşardı. Bu sebeple de vaktinin en önemli yatırım olduğunu bilir, insanlarla oyalanmazdı.


“Sen kendin için paranı çalıştırırsın, kardeşinse zamanını” demişti bir keresinde annesi, bir başlayıp bir bıraktığı sevgilisi olan sigarasından uzun ve sakin bir soluk aldıktan sonra. Hatta bu anısını anlatmasının ardından terapisti bile annesinin renkli kişiliğine şapka çıkarmıştı.


O esnada kumral yanındaki uzun bar taburesine oturdu. “Acaba annemin rekabet yaratmaktan ziyade sansasyon yaratan cümleleriyle mi konuya girsem?” diyerek kendine takıldı. Olacakları üç aşağı beş yukarı biliyordu, o sebeple tanışma faslını usulüne uygun oynamaya karar verdi.


Ne kadardır oturduklarının yine farkında değildi, ikinci kokteylini içiyordu. Konuşmanın seyri değişmişti. Söz neden tek başına oturduğuna geldiğindeyse “çocuğumu görmeye geldim” demişti; halbuki oğlu annesiyle beraber Anadolu yakasında oturuyordu. O ise terapistine gelmişti. Cümlenin devamında eşinden boşanalı 10 ay olduğunu söylemişti; halbuki 2 ay geçmişti.


Tanımadığı bedenlere kurduğu cümlelerde hiçbir doğruluk aramazdı, nitekim 10 ay yerine 18 gün veya 27 hafta dese ne fark ederdi? Hazır etiketlerle düşünüp hızlı hareket etmeye mesleği gereği alışmıştı. Nitekim bir fon yöneticisinin yatırım danışmanlığı yaptığı kimselere yaklaşımının bu olması gerektiğini düşünürdü.


“Annem” diye söze başladı, hafif müstehzi gülüşle bardağını çeyrek tur çevirdi ve gözlerini tanımadığı kumral bedene dikti: Bir yatırım danışmanı olarak yaptığım en saçma şeyin Sinop’lu bir ev hanımını yatırım danışmanım yapmam olduğunu söylemişti” dedi. Kayınvalidesinin varlıklı fakat tahsil görmemiş kadınlara has müdahaleciliği eşinin hem tabiatına işlemişti hem de 8 yıllık ilişkilerinin sonlarına doğru eşinin, ona karşı olan tutumunun gitgide çekişmeli bir hale gelmesine sebep olmuştu.


“Biraz kendinizden bahsedin bize” dedi. “Nasıl yani?” yanıtını aldıktan sonra “Nasıl yanisi var mı? anlatın işte. Nerede doğdunuz, ne iş yaparsınız? Hayattan ne beklersiniz?” diyerek kumrala karşı soruşturmasını genişletmişti.


Sordukları “Üçüncü Sayfa” filmindeki figüranla mülakat sahnesinin başlangıcından ibaretti, onaylanma ihtiyacıyla dolmuş tanımadığı bu bedense böyle bir anekdotu yakalayamayacak kadar ilgi sarhoşuydu. Oysa ona doğru dürüst ilgi bile göstermemişti. Tabii bu ilgi skalası, her ağzını açtığında karşısındakini büyüleyen bir fon yöneticisinin kıstasına göre değerlendirilmişti.


Para yöneten herkeste olduğu gibi bir süre sonra insani diyaloglardan aldığı hazzın zayıfladığını hissederdi, tanımadığı kumral beden ona hevesle birtakım anılarını anlatırken bunu düşündü. Tespitinin istisnası kardeşiydi; onunla beraberken telefonuna hiç bakmazdı. Sahi, saat kaç olmuştu?


Konuşmanın tıkandığına kanaat getirdiği bir anda telefonunu açtı. Karşısına çıkan eski notlara bitişik şekilde terapisinde -tabii ki psikiyatrının izniyle- aldığı notların olduğunu görünce ilgili kısmı okudu. İçten bir merak, karşılık beklemeksizin ve bir amaç belirlemeksizin iletişim kurabilmek hakkında not aldığını gördü. “Bunları zamanında uygulamaya alsaydım muhtemelen boşanmazdım” diye düşündü. İç sesinde bile “muhtemelen” sözcüğünü kullandığını fark ettiğinde gülümsedi, sorunun kendisini değil semptomlarını düzeltmeye çalıştığını anladığındaysa gülümsemesi kahkahaya dönüştü.


O esnada tanımadığı kumral bu kahkahanın kendi anılarına atıldığını düşünüp samimiyetin oluştuğuna kanaat getirdi, anlatımını el hareketleriyle süslemeye ve daha çoşkulu tonda konuşmaya geçti. Kendisini saygıyla ve ilgiyle dinleyen birisini, üstelik Beşiktaş’taki bu barda tesadüfen bulmasına inanamamıştı. 1.5 saattir konuşuyorlardı ve diyalogdan oldukça keyif alıyordu.


Söz gecenin devamındaki planları konuşmaya geldiğindeyse tanıştıklarına memnun olup kalkması gerektiğini söyledi. Kumrala söylediğine göre kardeşini ziyaret edecekti, oysaki araba kullanmayacaktı ve kardeşi de Anadolu yakasında oturuyordu. Telefon numarası alışverişini tamamladıktan sonra kardeşini aradı. Son vapura yetişirse kardeşi de onu Kadıköy iskelesinden alabilirdi.


Telefonu açtı ve kardeşini aradı “22.45’te Kadıköy iskelesinde olacağım. Müsaitsen beni alsana, akşam sende kalırım” dedi. Kardeşiyse “İyi… Beşiktaş’taki Kadıköy iskelesi mi, Kadıköy’deki Beşiktaş iskelesi mi?” diye yanıtladı.


Cuma akşamı 1 saatlik terapi seansından çıkıp Beşiktaş’ta bir bara geçmiş ve oradan da saat 22.30’da ayrılmış, boşanalı 2 ay olmuş bir yatırım danışmanına Kaybedenler Kulübü’nden referans vermekse ancak kardeşinin kuracağı bir bağlantıydı



Recent Posts

See All

Comments


bottom of page