top of page

Sarımsak Ezici

  • yavuzsiskolu
  • Jul 27
  • 3 min read

Sıradan bir cuma akşamı, İsveç merkezli uluslararası bir perakende markasının şikayet/iade bölümünde sıraya girdim. Sarımsak ezicim arananlar listesine girmişti, kullanımı sakıncalıydı, öyle ki okuduğum haber beni, INTERPOL'ün sarımsak ezicim için kırmızı bülten yayımladığını düşünmeye itmişti.


Geri çağrılmak, toplatılmak... Baştan reddedilmekten daha kötü bir şey varsa o da kullanıldıktan sonra, imalat hatası dolayısıyla iade edilmek olsa gerek. "Gördük, denedik ve olmadı" üçlemesinin insanda bıraktığı his profesyonel ayrılıklarda bir sonraki adayla bastırılabilir; ancak eşyanın tabiatından kaynaklanan ayrılıkları aşmaksa insanın aynayla daha samimi bir ilişki içinde bulunmasını gerektirir.


Elbette sarımsak ezicim bu düşüncelerimden habersiz, iade edilmeyi bekliyordu.


Önümde hiç kimsenin olmadığı bu hayali sıradayken numaratör de pek duraksamadan numaramı yaktı. Değişimini istediğim ürünü, amatör tarihi eser kaçakçısı gibi sarmaladığım kağıt havludan ve poşetten kurtardım. Hem kurumuş sarımsak lekesi metale neden bu kadar yapışıyordu ki?


"En son ne zaman kıvırcık saçlı veya esmer biriyle seviştiniz?"


Muhtemelen görevli bunu sorsaydı, yanıtını daha kolay bulabileceğim bir soru olurdu bu. Onun yerine "Ürünün fişini yanınızda mı?" sorusuna olumsuz yanıt verdiğim için "Ürünü ne zaman aldığınızı hatırlıyor musunuz?" sorusuna da yanıt verememekle meşguldüm. "Son bir yıl içerisinde almış olsam gerek," diye geveledim; ancak kendi kısıtlı hayat deneyimimden de bildiğim üzere, bir ifade kesin sözcüklerle bile ağızdan çıksa yanlış olma ihtimali %50 iken, "belki, eğer" gibi sözcüklerle formüle edilmiş bir cümlenin doğruluk ihtimali sıfıra yakındır.


Perakende mağazasındaki kart numaramı verdikten sonra geçtiğimiz iki yıl içerisinde ne kadar sık alışveriş ettiğimi gördüğümde şaşırdım. Görevli bir yandan onlarca faturayı inceliyor, bir yandan ilgili sarımsak ezicinin üretim numarasına göre; ancak son bir sene içinde üretilmiş olduğu takdirde iadesinin gerçekleşebileceğini söylüyordu.


İlk bakışta basit görünen alışveriş gibi eylemlerin akılda kalması için ya yapılanlar sistematik not edilmelidir, ya da olaylar insanı o ana kadar oluşmuş bağlamın dışına çıkarmalıdır diye düşünülür.


Kabul etmek gerekir ki "fancy" marka tişörtler giyip Cuma akşamınızı Soho House'da geçirmek hayatınızı geriye götürecektir; fakat sarımsak ezicinizi iade etmenin peşine düştüğünüz bir hayatınız olduğunda hayatınızı ileri taşıdığınız yönündeki hissiyatınız pekişecektir. Nitekim anlatmaya değer hikayeler yapmacıklıkta filizlenmez, sıradanlığın içinde yaşananlara dikkat ederek oluşurlar.


İnsan özen gösterdiği şeylerden ibarettir de denilebilir.


Tabii ki bunları şikayet masasına söylemedim. Onun yerine, onlarca faturamın yanına o tarihte kiminle beraber olduğumu yazsak, önemli bir maç olup olmadığını eklesek veya herhangi bir arkadaşımın hayatındaki önemli bir gelişmeyi KVKK'ya aykırı olmasına rağmen not alsak, şikayet masasını bu kadar uğraştırmazdım diye düşündüm.


Böyle durumlarda olaya sonradan dahil olan kişilere bayılırım, çünkü bu kimselerin daha yetkin, bilgili veya en azından cevval olduğuna dair bir uzlaşmamız vardır.


Birinci çalışanın dile getiremediği her şeyi bir şablona oturtarak kullanıcıyı reddeden bu ikinci daha yetkili'nin gerekçelerini dinledim ve hak verdim. Belki de hakikaten 1 yılın üzerine çıkıldığında hiçbir mutfak ürününün garantisi olmamalıdır?


Kapitalizmin absürt bir yansıması, birilerinin size açıklama borçlu olduğunu hissetmenizdir. Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz, reddedilmenin gerekçelendirilmesi ve sonraki adımlarının belirlenmesi gerekir. Zizek'in yorumu da önemlidir elbette: Kapitalizm şikayet etmenize izin verir; ama hiçbir şeyi değiştirmenize izin vermez!


Sarımsak ezicimi iade edemedim, onun yerine perakende markasının yataklarını eşimle beraber deneyip oradan ayrıldık. Sanırım depresif bir anıyla komik bir tespit arasındaki fark, olaylar başından geçerken sana kimin eşlik ettiğinden ibaret olsa gerek.


Kapitalizm bizi, sevişmek için önce ışığı, müziği, yapacağı tatili ve yiyeceği yemeğine kadar detaycı düşünen bir toplum haline getirdi. Böylece detaylarda kusursuz; ama ana akışta hatalı kararlar alan bireyler olduk.


En azından iade edemediğim her sarımsak ezici, bende bu düşünceleri yarattı...


Comments


bottom of page